Depremden sonra duygularımız kabarık, imanımız da sarsılmış olabilir. Belki öfkeliyiz ya da korkuyoruz. Şu ana kadar inandığımız Tanrı böyle midir? Diye sorarız kendi kendimize.

Nasıl olur da depreme izin veriyor? Bunca canın ölmesini önemsemiyor mu?

Bu sorulara nasıl yanıt veririz? Tanrı’nın ‘mutlak yetkisi’ veya ‘ilahi takdiri’ni nasıl anlarız, anlatırız?

İlk ve temel olarak sadece düşüncelerimize değil, Kutsal Kitap’a bakmamız  ve inanmamız gerekir. Ne kadar ‘akla uygun’ görünse de, zor anlarda ‘imanımız’dan vazgeçmek sağlıklı bir karar değildir.

Peki Kutsal Kitap bu konuda bize nasıl yardım eder?

  1. Tanrı’nın mutlak yetkisi ile ilgili ayetler açık, net ve kapsamlıdır. Yani ister olumlu isterse olumsuz hem hayat ve ölüm hem de sağlık ve hastalık HER ŞEY O’nun denetimindedir, O’nun izniyle olup biter. Kutsal Kitap’ın neredeyse her yerinde bunu görebiliriz (Yar 50:20; Çık 4:11; Yas. Tek. 32:39; Mez 135:6; Yşa 46:9,10; Ağıtlar 3:37-39; Rom 9:11,21).
  2. Tanrı acıları, sıkıntıları, zorlukları biliyor. Kendi oğlunu bir şekilde ölüme terk etti, feda etti. Yşa 53:10,11; Elç 2:23. Bu plan bizim kurtuluşumuz için, günahımız ve utancımızdan dolayı oldu.
  3. Herkes ölür, er ya da geç. Bu günahın sonucu ve kaçınılmazdır (Rom 5:12-14; İbr 9:27). Ne zaman ve nasıl öleceğimiz elimizde değildir, O’nun elindedir. Bu birey yaşlandıktan sonra olabilir, bu toplu halde olabilir veya çocukken de olabilir.
  4. ‘Ama suçsuz kişiler de öldüler, onlar ne yaptılar ki bu şekilde öldüler? O yüzden kızgınım diyebilirsiniz. Kendisi sanki hiç adil davranmadı.’ İşte teolojimizin devreye girdiği bir nokta. Rom 3:9-20’ye bakın! Bu ayetlerin hepsi EA’dan gelmiştir ama Pavlus bunları onaylar. Bu dünyada günah işlemeyen, suçsuz veya masum HİÇ kimse yoktur.
  5. Yukarıdaki sorunun ışığında Tanrı hakkında şunu söylememiz gerekir: Tanrı TUTARLI davranır. Her zaman adil, şefkatli, sevgi dolu, lütufkar, merhametli, iyi ve bilge, her şeye gücü yetendir. Tanrı’nın bu sıfatları değişmez (azalmaz veya büyümez), tam, sonsuz ve sınırsızdır. Tabii ki biz böyle değiliz, bu sıfatların beraber nasıl işlediğini bilemeyiz, düşüncelerimiz kıt ve günahlıdır.
  6. Eğer Tanrı ‘mutlak yetkili’ değilse, eğer her şey O’nun denetiminde değilse, kimin denetiminde? Şans mı? Şeytan mı? İnsanlar mı? ‘Doğa’ mı? Bunlardan herhangi biri daha esenlik verici mi? Sanmıyorum.
  7. Eyüp iyi biriydi, Tanrı’nın kendisi de böyle söyledi. Ama onun çektiği acılar çok ağırdı. Ve kendisi eninde sonunda Tanrı’ya çıkışmak istedi (Örn. Ey 13:3). Kendisinin ‘haklı’ olduğunu düşündü. Tanrı aslında onunla ‘güreşti’ Ey 38-42’de (38:3). Eyüp özellikle ‘adalet’ (görünmeyen bir konu) konusunda Tanrı’dan daha iyi olduğunu düşündü. Tanrı ‘görünür’ bir konu (doğa) hakkında onu sorguladı. Sonunda Eyüp bile tövbe etti, sözünü geri aldı ve ağzını kapadı (42:1-6).

O zaman kızmayalım, öfkelenmeyelim. Tanrı’ya şikayetimizi söylemeyelim mi? Hiçbir zaman duygularımızı maskelemeyelim, paylaşalım RAB’le! O kaldırır, bahsettiğimiz tüm sıfatlarıyla karşılık verir.

Ama bu paylaşımı İMANLA yapalım. ‘Neden’ veya ‘ne zamana dek’ gibi sorular sorduğunda yine de RAB’be güvenmekten asla vazgeçme (Mez 13).

Bu konuda Tanrı yardımcımız olsun! İman etmek konusunda bize yardım etsin (Mar 9:24).

 

Bizi takip edin: