Hepimiz çocuklarımıza yalan söyleriz. Bazen, düşündüğümüz iyi bir amaç için bunu kasten yapıyoruz. Bazen bir şeye inanmalarını, daha iyi hissetmelerini, bir zorluğu aşmalarını, acılarıyla uğraşmalarını o kadar çok istiyoruz ki onlara yardım edecek her hangi bir şey söyleriz. Bazen sadece ahmakça davranıp ne söylediğimizi fark etmiyoruz. Aşağıda ebeveynlerin çocuklarına söyledikleri en yaygın yalanlardan yedisini okuyacaksınız.
1) Kararlı olduğun her hangi bir şeyi yapabilirsin.
Doğru. Ancak bazı konularda iyi değilsiniz, yeteneğiniz veya eğiliminiz yok. Her çocuk bir şeyi iyi yapar, genellikle çok sayıda şeyi iyi yaparlar. Ama hiç bir çocuk her şeyi yapamaz ve onlara başarılı olamayacakları konularda teşvik verirsek, haksızlık yapmış oluruz. En zor nokta ise şudur: Ne zaman onların başarısız olmalarına izin verelim ya da başarısızlık yolundan uzak kalmaları konusunda ikna edelim?
2) Başkalarının ne düşündüğü hiç önemli değil.Haydi, anne ve babalar! Biz de buna inanmıyoruz. İnanmak isteriz ama inanmıyoruz. Geliştirmediğimiz özgüven ve güven hissini çocuklarımıza vermeye çalışıyoruz. Ve başkalarının ne düşündüğü önemlidir. Çocuklarımızın değerini değiştirmez ama önemli çünkü o düşünceler çocuğu incitir ya da ona yardım eder, yükseltir ya da yıkar. Biz bunu biliyoruz çünkü her gün bunu hissediyoruz.
3) En önemli şey okulda iyi notlar almak.
Çok azımız bundan söz ederiz. Karakter ve imanın en önemli şeyler olduğunu hepimiz iyi biliriz. Ancak eylemlerimiz sık sık bu sözleri yalanlar. Binbir farklı şekilde çocuklarımıza karnelerindeki notlarla onları onayladığımızı gösteriyoruz. Onların notlarını ödüllendiririz, gayretlerini değil! Böylece o ‘iyi’ notun arkasında dökülen ter ve gözyaşlarını unuturuz. Bizim daha olgun ‘pekiyi’ çocuklarımıza başarı takıntısını aşılıyoruz ve onların üniversitede hayatlarında aldıkları ilk ‘BB’ notunu ile o takıntı bizi ısırır. Onların akademik olmayan ve ‘yumuşak’ yeteneklerine değer vermiyoruz (hâlbuki o yetenekler hayat içinde cebirden daha değerlidir) çünkü peşinden gittiğimiz şeyler, çocuklarımızın ‘okul başarı listesinde’ isimlerinin bulunmasıdır.
4) Sonuçlar önemli değil, en önemli şey gayret.
Yalan #3’e verilecek cevap yalan #4 değildir. Sonuçlar önemlidir. Hayat için çok önemlidir, zaten çocuklarımızı ‘hayat’a hazırlıyoruz, değil mi? Kimi zaman yıkılmış bir çocuğa ne kadar çabaladığını hatırlatıp teşvik etmeliyiz. Ancak onları bazen başarılılarıyla teşvik etmemiz gerekir. Hem gelişimlerini hem de başarılarını övmeliyiz – bir müzik aleti öğrenmeleri, konuşma yapmaları, topu potaya atmaları, arabayı kullanmaları, o ‘BB’yi almalarını övmeliyiz. Başarının durağan bir standart olmadığını hatırlamalıyız; çocuktan çocuğa, durumdan duruma değişir. Gayret tabii ki önemlidir, fark yaratır, genelde sonuçlar iyidir. Ama çocuklarımızın bazen gayretin yeterli olmadığını öğrenmesi gerekir.
5) Eylem değil, düşünce/niyet önemli.
Bu yalan 4’ün tembel versiyonudur. “Düşünceleriniz olumlu olursa, bu yeterlidir.” Ne zamandan beri böyle? Olumlu düşüncelerinizi ifade etmeyi öğrenin. Onları yazın. Hediyeler verin. Bir şey yaratın. Sevgi gösterin. Kayıp olmayın. Dikkatli olun. Çalışın, düşüncelerinizi görünür, dokunulur, hatırlanır bir şey olarak yapmaya gayret edin. Evet düşünceler icra olursa önemli, yoksa potansiyel boşa gitmiştir.
6) İyi yaptın, aferin kanka.
Bu söz bugünkü ebeveynler için bir twitter ‘haşhtag’ olabilir. Patatesini yedin mi? Aferin kanka! Tembel tembel bir futbol maçı oynadın, ikinci yarı vasattın? Aferin kanka! Her çocuğun yapması beklenilen işi yaptın mı? Aferin kanka! Çocukların onaylanmaya ihtiyacı vardır. Ama basit davranış standartlarını ya da kötü davranışları fazla onaylarsan, övgüyü hak etmeyen şeyler için de çocukların daima övgüye ihtiyaç duyarlar. Çocuklarımızın yaptığı işlerin çoğu iyi çünkü yapıldı (!) ama yapılması alkışlanmamalıdır. Tabii ki yapılanı anın, belki teşekkür edin. Ama övmeyin. Bunlar sadece hayatın bir parçasıdır. Günlük, olağan ve beklenileni ne kadar översek gerçekten hak edilen şeyleri övmemizi ucuz kılar.
7) Söz veriyorum, her şey iyi olacak.
İyi niyetlerle söylenen bir yalan. Çocuklarımız yaralandığı, korktuğu anlarda (ve durumu düzeltmek için elimizden bir şey gelmediğinde!), söylediğimiz budur. Durumu düzeltemeyiz, iyileştiremeyiz. O zaman ‘yarın güneş doğar’ – yani her şey iyi olacak. Ama bunu bilmiyoruz ki! Yarın daha kötü olabilir. İyi olacağına dair söz veremeyiz. Yani, Tanrı söz verdiği için daha iyi olacağını biliyoruz ama yarın daha iyi hissedeceğimize dair söz vermedi Rab.
Belki bu bir yalan değil. Tutulacak sözleri işaret edersek, kesinlikle yalan değil. Eğer ‘oğlum acı olacak, ama Tanrı hala iyidir’ dersek kesinlikle yalan değildir. Onların yanında olup onlar için dua edeceğimizi söylersek, yalan değil. ‘İyi olacak’ tek başına ucuz bir deyim, çaresiz anlarımızda söylediğimiz yavan bir söz. Ama öyle olması gerekmiyor. Tersine bu sözler onları hiç yüzüstü bırakmayan, onlardan daha güçlü Olan’a gözlerini kaldırırsa, iyi olabilir.
http://theblazingcenter.com/2016/06/7-lies-we-tell-our-children.html 8.5.2016 erişilmiştir