Çocuğunuzun Başına Düşünülemez Bir Olay Gelse Ne Yapardınız?
Son günlerde büyük oğlum ve ben, yaşlı bir bayana evindeki ağır şeyleri kaldırmak konusunda yardım ediyorduk. Bu tatlı Hristiyan hanımefendiyi kısa bir süredir tanıyorduk. Son günlerdeki bir sohbetimizde, yetişkin oğlunun bir iki yıl önce eve yapılan saldırıda vahşice öldürüldüğünü öğrenmiştik.
Bizlere yüreğini açıp anlattıkça, gözleri yaşla dolmaya başladı ve oğlunun kaybıyla başa çıkmak için son yıllarda öğrendiklerinden bazılarını bize anlattı.
Onun bakış açısının, beni hayrete düşürdüğünü söylemeliyim; oğlumun bu tatlı yaşlı bayandan böyle bir bilgeliği dinleyebildiği için çok minnettardım. Bir iki nokta harika bir şekilde alçakgönüllü ve ilham vericiydi.
Şimdi size onlardan bahsedeceğim.
Dikkatimi çeken ilk paylaştığı şey şuydu:
- “Çocuklar Tanrı’dan bir armağandır, bir mülk değil.”
Bu bayan, kaybettiği çocuğun sadece onun olmadığını öğreten Kutsal Kitap ilkesini anlattı.
“Çocuklar RAB’bin verdiği bir armağandır, rahmin ürünü bir ödüldür” Mez 127:3.
“RAB verdi, RAB aldı, RAB’bin adına övgüler olsun! Eyüp 1:21.
Ebeveynler olarak, her şeyi altüst etmemiz çok kolay değil mi? Çocuklarımızı, kendimize ait mülk olarak algılıyoruz, halbuki öyle değiller. Tanrı’nın armağanı olan bu çocukların kahyalarıyız sadece. Onlar Tanrı’ya ait, Tanrı onları bize emanet etti. Nasıl bir ayrıcalık, ne kadar güzel bir bakış açısı!
Düşünmeyi bırakamayacağım İkinci şey şu:
- “Şimdi geriye baktığımda, bana onun annesi olma ayrıcalığını verdiği için Tanrı’ya minnettarım.”
Artık o bayan çocuğu olmayan bir anne. Ama kaybettiğine değil, kendisine verilene odaklanıyor. Ne kadar güzel!
Her gün, çocuklarımızda ‘görmek istediğimizi görme’yi seçme fırsatımız var. Yani sizin bakışınıza göre onlar yük de olabilir, bereket de olabilir. Onları hayatımızda herhangi bir başka sorumluluk olarak görebiliriz ya da birer ödül olarak görebiliriz. Onlara isteksizce bakabiliriz ya da onları olduğu gibi, armağan olarak görebiliriz.
Çocuklarımızla birlikte geçirdiğimiz her günümüz, Tanrı’nın bize verdiği özel bir ayrıcalıktır. Tanrı gelecek için sevmek, yetiştirmek ve eğitmek üzere bu kucaklayıcı olan küçük insanları, onlara bakmamız için onları bize emanet etti.
Şimdi çocuklarınızı, şükrettiğiniz bir ayrıcalık olarak mı, yoksa katlanmanız gereken bir baş belası olarak mı algılıyorsunuz?
Güçlü bir şey daha söyledi …
- “Hayat, başınıza gelenler değil onunla (başınıza gelenlerle) ne yapacağınızı seçmenizdir.”
Bu bayan, yaşamında kontrol edemediği şeyler gerçekleştiğinde, her şeyi kontrol edene güvenmeyi seçti.
Geçmiş hakkında kızgın ve acı dolu olmayı seçebilirdi, aksine şimdi de mutlu ve minnettar olmayı seçti.
Ebeveynliğinizde veya hayatınızda, planladığınız gibi gitmemiş olan her ne varsa bir hatırlatma ile teşvik vereyeyim size: başına gelenlerle ona ne yapacağını belirleyen tek kişi sensin. Çünkü ‘hayat başınıza gelenler değil, başına gelenlerle ne yapacağınızı seçmeniz’dir.
Düşünülemez olay başımıza gelirse ve çocuğumuzu kaybedersek bakış açımız ve tepkimiz ne olurdu?
Bizim bakış açımız bu bayanın bakış açısı gibi olabilir miydi? Tanrı’nın bahşettiği ve bir ayrıcalık olarak ‘bizimki’ dediğimiz bu değerli hediyeleri önemsememek gibi bir düşüncemiz olmasın.
O gün, o kadar harika ve gerekli bir bakış açısını duydum ve hatırlatıldım ki, oradan ayrılınca RAB’be bunun için şükrettim.
Çocuğunu kaybeden birine şunu unutma derim: acın unutulmuyor. Senin için bugün dua ettim, Tanrı’nın bu bayana verdiği lütfun aynısının sana da vereceğine güveniyorum.
https://godlyparent.com/perspectives-from-an-elderly-parent 10/7/2020’de erişilmiştir. İzinle kullanılmıştır