Bunu gerçekten ‘halledebilir’ miyiz?

Ebeveyn olarak bizler ‘benlik saygısı’ hareketini, kültürel bilinçle birlikte gelişen bir zamanda büyüdük. Bizi sürekli ikna eden ‘yeterliyiz, aklımızı kullanırsak her şeyi yapabiliriz ya da düşünebilirsek yapabiliriz’ gibi sloganları ve bu türdeki şarkıları söyleyerek büyüdük.  Çocukluğumuzun gündelik alanlarında, kurtuluşu kendi içimizde bulduk.

Aslında o zaman bilmediğimizi şimdi biliyoruz: ‘benlik saygısı’ kendine bağlı olduğu için kırılgandır. Kulağa hoş gelmesine karşın — yeterlisin! Akıllısın! Bunu halledersin! – bu kelimeler kolayca sarsılır. Buna göre değerlerimiz bizim katkımıza dayanır. Değerlerimiz, amacımız, kısacası bununla ilgili her şey bize bağlıdır.

Başlangıçtan itibaren ‘benlik saygısı’ hareketi eziciydi. Ve son iki nesilde hareket yavaşlamadı, daha da yoğunlaştı. Sosyal medyanın her yerde olmasıyla aslında daha fazla talepkar oldu. Çocuklar bugünlerde sadece kendilerine inanmayı öğrenmiyorlar, aynı zamanda onların çabalarını, başarılarını veya başarısızlarını çevresinin görebileceği biçimde tasvir ediliyor. Yani onların değeri onların görüntüsünden, sanal ortamda kendilerini göstermesinden kaynaklanmaya başlıyor.

Kısmen (belki en çok) ‘benlik saygısı’ ve sosyal medyanın ortaklığı yüzünden endişe, bunalım ve intiharların korkutucu biçimde her alanda ortaya çıkmasını özellikle kızlarda görüyoruz. Son yirmi yılda 10-14 yaş aralığındaki kızların intihar sayısı 3 kat arttı. Benim dört kızım olduğu için bu gerçek beni ürkütüyor. Aslına bakarsak sorun sadece onlarda değil. Ben de onlar kadar değerimi kendime ve başkalarının göreceği imaja bağlayabilirim.

Tanrı’nın yardımı ve lütfuyla sofrada, arabada ve yatma zamanında kızlarımla sohbetlerimiz var. Kızlarım ve ben düşüncelerimizi yenileyerek bizde öz imajımız değil, Tanrı’nın benzeyişinin fark yarattığını hatırlıyoruz.

Aşağıda altı tane müjde gerçeği var. Bunları bu zehirli nesilde hem kendime hem de ergen kızlarıma hatırlatıyorum:

1.    Değerimiz bizi yaratan Tanrı’dan gelir

Her bir insan gökte Tanrı tarafından harika ve mühtiş bir şekilde yaratıldığı için değişmez ve ölçülemez değere sahiptir (Mez. 139:13, 14). Yaratıcımız iyi, güzel, gerçektir ve bizi kendi benzeyişinde yaratmıştır. Her birimizin değeri, Tanrı’nın her birimizi sevmesi gibi. Yaptıklarımız veya katkımıza bağlı olarak ne yükseliyor ne de azalıyor. Tanrı’nın yaratılışı çok iyi ve sevgisi koşulsuzdur.

2. Mükemmeliyetçilik değersiz bir hedeftir ve zorlayıcıdır 

Mükemmeli aramak, değerinizin yaptıklarınızdan kaynaklandığına inanmanızdan gelir (bilinçaltınızda olsa bile). Başlı başına sadece bu doğru değildir ama bu hayatta mükemmellik ulaşılamazdır, yani bu yöndeki çabamız boştur.

3. Mesih’e ait olan bizler, O’nun karşılıksız kurtuluş armağanında sonsuza dek güvendeyiz.

Lütufla, iman yoluyla kurtulmuş olan bizlerin en büyük sorunu çözüldü, yani biz karanlığın hükümranlığından kurtulup sevgili Oğlunun egemenliğine aktarıldık (Kol. 1:13).  İsa günahlarımızı üstlendi, kendi doğruluğunu bize verdi, Tanrı bize baktığında bu doğruluğu görüyor. Bu güzel gerçek, en harika haberdir ve başarımız ya da başarısızlığımız onu değiştirmez veya engellemez.

4. Hepimiz Tanrı’nın önümüze koyduğu bize özgü yarışta koşmamız gerek.

Karşılaştırma anlamsız bir eylem çünkü Tanrı her bir kişiyi farklı bir şekilde donattı ve farklı bir çağrı verdi. Tanrı herkese yaşam, soluk ve onlar için her şeyi verdi (Elç 17:25). O bizim oturacağımız yeri ve yaşayacağımız zamanı belirledi (Elç 17:26). O’nun aracılığıyla ve O’nun için yaratıldığımızdan (Kol. 1:16), hayatımız kendimize ait değildir (1 Kor. 6:19–20).  Her şeyimizi – ırkımızı, sosyal ekonomik seviyemizi, sağlığımızı, evlerimizi, eğitimimizi, sıkıntılarımızı, zorluklarımızı, sevincimizi, her şeyimizi – Tanrı’nın yüceliği için sunmamız gerek. Bütün bunlar Tanrı’dan gelir ve bunları kendi adı için kullanmamızı ister. Başkalarının koştuğu yarış konusunda kaygılanmayın. Onların kahyalığı Tanrı ve onların aralarındadır.  Kendine özgü olan yarışta koş.

5. İsa’da kal.

İsa şöyle diyor, “bensiz hiçbir şey yapamazsınız” (Yu 15:5). Her şey için O’na ihtiyacım var, her gün, istisna yok. İyi işler yapmak için çağrıldık, O’nun önceden hazırladığı iyi işleri yapmak için Mesih İsa’da yaratıldık (Ef. 2:10). Emek veriyoruz ama bunu biz Mesih’in gücüyle yapıyoruz (Kol. 1:29). Mesih’te kaldıkça, O’nun gücüyle emek verdikçe O’nu hoşnut ettiğimizi biliriz. O bize yaşam yolu, bol sevinç ve eksilmez mutluluk verir (Mez. 16:11). Yaşadıkça, O’nda kaldıkça, sunduğu sevinci deneyimleriz ve O’nu yüceltiriz. Bizim yükümüz için ne kadar iyi bir rahatlama.

6. Gözlerinizi kendinize değil, İsa’ya dikin. 

Atasözlerine göre, göz diktiğiniz şeye benzeyeceksiniz. İsa layık, muhteşem ve güzel. Sadece O canlarımızı tatmin eder. Öyleyse gözlerimizi kendimize değil, İsa’ya dikelim, kendimize değil, O’na değer verelim, kendimizin değil, O’nun peşine gidelim. Gözümüzü RAB’den ayırmayalım ki sarsılmayalım (Mez. 16:8).

Benlik saygısı hareketine dalan dünya bize içimize bakmamızı, kimin olduğumuza karar vermemizi ve bu yere varmak için enerjiyi ve çabayı toparlamamızı ister. Bu kırılgan ve zehirli bir yaşam tarzıdır. Oysa Tanrı’nın sevgisi herkes için kesindir ve boşa gitmez.  Hristiyanlar için yaşamımız Mesih’le birlikte Tanrı’da saklıdır (Kol. 3:3).

Öz imaj sadece bizim iyiliğimiz kadar iyidir – ve biz günaha düşmüş, sınırlı varlıklarız. Ama bizde olan Tanrı’nın benzeyişi, iyi, güzel ve gerçektir çünkü Tanrı’nın kendisi böyledir.  Gözlerimizi kendimize değil, O’na dikelim ve O’nda sevinçleri ve zevklerin tadını çıkaralım.  Değiş tokuş yapalım: öz imajın kırılganlığını verip bizde sonsuz ve yüce olan Tanrı’nın yüce benzeyişini alalım.

https://www.crossway.org/articles/help-my-teen-struggles-with-self-image/  4.4.2020 erişilmiştir. İzinle kullanılmıştır.

Bizi takip edin: