Eğer 70 tane yeni evlenmiş ya da evlenecek çifte evlilikle ilgili öğüt verme imkânınız olsaydı onlara ne söylerdiniz? Şehrimizin öbür tarafında bir toplantı için hazırlanırken yüzleştiğim soru buydu. İlk olarak “Hristiyan Aile” hakkında konuşmak, ardından evliliğin ilk on yılında karşılaşılacak sorunlar ve on yıldan sonraki diğer on yılda karşılaşılacak sorunları tasvir etmeyi düşündüm. Sonrasında benim daha ‘pratik’ olmamı istediler. Özellikle ilişki ve yakınlık konularında kısa vadeli ‘notlar’ sunmamı istediler. 10 tane not hazırladım, 5 tanesi ilişki ile ilgili diğer 5’i ise cinsellikle ilgiliydi. İlişki ile ilgili beş noktayı paylaşmak isterim, umarım sizin için yararlı olurlar.

  • Eşinize verebileceğiniz en iyi armağan kutsallığınızdır. Hristiyanlar olarak Tanrı’nın isteği kutsal olmamız, yani günah karşısında ölmemiz ve doğruluk karşısında canlı olmamızdır. Genellikle bu ‘kutsal olmayı’ bizim iyiliğimiz için düşünüyoruz ve kutsallıkta büyümemizde tabii ki kişisel yarar var. Ama ikinci büyük buyruk ‘komşunu kendin gibi seveceksin’ aslında kutsallığa başkalarının iyiliği için öncelik tanımaya çağırır. Bu buyruğu göz önünde bulundurursak başkalarına gösterdiğimiz sevgi, ilgi ve kayırmanın ifadesi olarak kutsallıkta büyüyeceksiniz. Öte yandan bu buyruğu görmezlikten gelirseniz, kayıtsızlığın veya başkalarına gösterdiğiniz ilgisiz veya sevgisizliğin ifadesi olarak günahın bataklığında kalırsınız. Şimdi şunu düşünelim: eşiniz size en yakın kişidir. Eşinizden başka hiç kimse günahınızdan daha fazla incinmez ya da kutsallığınızdan daha fazla bereket alamaz. Eğer eşinizi seviyorsanız kutsallık armağanını ona verin. En sevdiğiniz kişinin iyiliği için kutsal olun.
  • Eşinizin günahlarına attığınız her bir bakış karşısında kendi günahınıza on bakış atın. Başka biriyle yakın bir ilişki içerisinde yaşamak, özel bir zorluk getirir. Birlikte çıktığınızda ve nişanlı olduğunuzda sonsuz mutluluk, birlik dolu bir hayatı hayal etmek kolaydır. Oysa balayından sonra herhalde bu kişiyle birlikte yaşamanın zor olacağını zaten öğrenmişsinizdir. Eşinizin sadece rahatsız edici alışkanlıkları değil, ciddi ve inatçı günahları da olabilir. Sorunlar ortaya çıkar çıkmaz ilk düşünceniz nadiren ‘bu benim hatam’dı diye düşünülebilir. Ama genellikle daha çok ötekine bakıp ‘Onun hatası’ deriz. En azından eşinize bakıp ‘en çok’ onun hatası olduğunu düşünürsünüz. Dikkat etmezseniz eşinizin günahı sizin saplantınız olur. Evliliğin sevincinin bir parçası senin kutsallığına başka birinin adanması olur. Eşler günah karşısında ölmek ve doğruluk karşısında yaşamak konularında birbirine yardım etmek ister. Bu da çok iyidir. Ama ötekinin kutsallığı sizi ne kadar ilgilendirirse kendi kutsallığınız kendinizi daha çok ilgilendirir. Eşinizin günahını azarlamadan önce kendi günahınızı azarlayın. Eşinizin 10 tane günahını düşünüp çok kolay şekilde listele yapabilirsiniz ama kendi günahınızın bir tanesini bile hatırlayamazsınız. Öz eleştiri yapmak için kendinize biraz zaman ayırın ve dua edin.
  • Eşinizi, günahınızı saptamaya davet edin. Eşinize verebileceğiniz en iyi armağanın kendi kutsallığınız ve en büyük ilgimizin/endişemizin eşimizin günahı değil, kendi günahımızın olduğunu söyledik. Öyleyse doğal olarak eşinizden kendi günahınızı fark etmenize, onunla yüzleşmenize ve onu öldürmenize yardım etmesi için ondan destek isteyin. Nitekim eşinizden başka hiç kimse günahınızı tam olarak göremez ve ondan eşiniz kadar kimse etkilenmez. Önerim şu: Eşinizden hayatınızı değerlendirmesini isteyin. Günahı nerede ve ne zaman gördüğünü söylemesi için açık kapı bırakın. Bu konuda iki yol var. İlk olarak, bunun ne zaman gerekli olduğunu görürse ne zaman ve nerede olursa olsun ona özgürlük verin. İkincisi, bunu arada bir ‘resmileştirmek’ gerekir ve bunu yapabilmek için de güvenli bir yer sağlanmalıdır.

Yani çocuksu ya da sert davranmayacağınız bir yer olsun – yani surat asmayacağın veya saldırmayacağın bir yer olsun. Biraz zaman tanıyın, ne gördüğünü görmek istediğinizi söyleyin, sabırla ve duygularınızı ifade etmeden dinleyin, öfkeli veya savunucu bir tutumunuz olmasın. Bundan sonra başka bir yere gidin, duyduklarınızı düşünüp onlar hakkında dua edin. En azından bir gün geçtikten sonra karar verin. Bu şekilde ya da başka şekilde olsun, günahla savaşınızda eşinizi müttefik olarak yanınıza alın. (Dikkat: Bunu şu umutla yapmayın: ‘ona bir fırsat vereyeyim Kİ o da bana da dönüp benim şikayetlerimi söylemeye fırsat versin.)

 

  • Yatağa öfkeli şekilde girmeyin, ama aynı şekilde sorunlarınızı saat 22:00’den sonra çözmeye kalkmayın. Efesliler 4:26 şöyle diyor: ‘Öfkenizin üzerine güneş batmasın.” Ama sorun şu ki, bazı konular yatma zamanından önce kolay çözülmüyor. Ve evli kişilerin bildikleri gibi evliliğin en yaygın sorunlarından biri yatağa girdikten ama uyumadan önceki zamanda çıkar (evet, ne dediğimi tam olarakbiliyorsunuz!) Bu ayetin vurgusu çatışmaları çözemezsek acı çıkar ve acı da ilişkinin kopmasına yol açar. Bu yüzden bu ayet çatışmaları çabuk çözmemizi ister. Ancak başka gerçekler de söz konusu, mesela gün geçtikçe biz akla göre değil, daha çok duygulara göre davranıyoruz. Bazı şeyler sabah taze bir bakışla iyi görünür ama gecede aynı şeyler çok kötü görünür. Önerim şu: büyük sorunları saat 22’den sonra çözmeye kalkmayın. O zamana kadar çözmediyseniz durun, birbirinize ‘Seni seviyorum’ ve ‘iyi olacağız’ deyin ve uyumaya başlayın. Belki uyandığınızda küçük bir sorunu abarttığınızı göreceksiniz. Belki her ikiniz kendi günahınızı görür ve özür dilemek istersiniz. Eğer yoksa, en azından o sorunu daha iyi konuşmak için bir yer ve zaman bulabilirsiniz. Gerçek bir çözümü bulmak için elverişli bir fırsat bulana kadar geçici olarak çatışmaları bir yere koyup evliliğinizi sürdürme becerisini edinmeniz gerekir.

 

  • Sadece bedeninizi değil, canınızı da açmayı öğrenin.  Evliliğin bir yakınlık ilişkisi olduğunu biliyoruz. Ve açıkçası bu yakınlık, cinsel yakınlık eyleminde hem temsil edilir hem de tamamlanır. Evlilikte bir insanın önünde utanmadan çıplak olmayı öğreniyorsunuz. Ama bazı çiftlerin bedenlerini sık sık açmaları ama canlarını nadiren birbirlerine açmaları beni çok şaşırtıyor. Bu erkeklerde daha çok görülür. Çoğu erkek eşiyle yatağa girer ama çok az erkek de eşiyle beraber yatağın yanında diz çöker. Oysa en yakın yakınlık fizikselin ötesindeki olandır. Evliliğin asıl ‘birlikteliği’ canlarla birlikte örülmesidir. Bu birliktelik bedenin örülmesinde temsil edilir. O zaman ruhsal olarak yakın olmayı öğrenin. Birlikte dua etmeyi, Kutsal Kitap okumayı, tapınmayı ve derin ruhsal konuşmalar yapmayı öğrenin. Ama en çok dua etmeyi öğrenin çünkü dua ruhsal yakınlığının endeksidir. Birliktedua edin, birbiriniz için de dua edin. Erkekler, karınız için, karınızla birlikte dua edin. Hanımlar, kocanız için ve onunla dua edin. Bedenleriniz yaşlanır ve cinsel ilişkiniz de gittikçe azalır ama bu derin ruhsal birlik ölene kadar devam eder, hatta sonrasında bile devam eder.

Söyleyebileceğim çok şey varken bunları söyledim. Umarım yardımcı olur.

https://www.challies.com/articles/a-few-practical-pointers-on-marriage/   11/3/2020 erişilmiştir. İzinle kullanılmıştır.

Bizi takip edin: