Nick Batzig • 15 Şubat 2016

Hizmetine hazırlandığım ve hizmete başladığım dönemlerde müjdeyi vaaz etmek için yanıp tutuşuyordum; pazar günü toplanan cemaate müjdeyi vaaz etme tutkumdan söz ediyorum. Yeterli ilahiyat ve vaaz verme eğitimim olmadığından dolayı, o dönem katıldığım kilisenin liderleri verdiğim dersleri, bilgece davranarak sadece pazar okuluyla sınırladılar. Birkaç yıl, emeklilere pazar okulu dersleri verdim, ayrıca ilk ve orta okul düzeyinde dersler de verdim. O zaman, pişmanlıkla itiraf ediyorum, bu fırsatları nispeten önemsiz görüyordum; kilisede emeklilere ve çocuklara ders vermenin bereketlerini göremedim. Kilisede çocuk hizmetini göz ardı etmek günümüze özgü değildir; İsa’nın döneminde de bu çok yaygındı. Markos 10:13-16’da şöyle yazar:

Bu arada bazıları küçük çocukları İsa’nın yanına getiriyor, onlara dokunmasını istiyorlardı. Ne var ki, öğrenciler onları azarladılar. İsa bunu görünce kızdı. Öğrencilerine, ‹‹Bırakın, çocuklar bana gelsin›› dedi. ‹‹Onlara engel olmayın! Çünkü Tanrı’nın Egemenliği böylelerinindir. Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı’nın Egemenliği’ni bir çocuk gibi kabul etmeyen, bu egemenliğe asla giremez.›› Çocukları kucağına aldı, ellerini üzerlerine koyup onları kutsadı.

Antlaşma Rab’bi, birçok kez, seçtiği öğrencilerine çocukların kendi egemenliğinde ne denli hayati önem taşıdığını öğretmek zorunda kaldı. Çocuklar kesinlikle bir yük veya gerçek hizmete odaklanmayı bozan değil, O’nun sözünün ve antlaşma bereketlerinin birer objesidirler.

Kilisede kişisel olarak çocuklara hizmet etme çağrısını hor görmeye eğimliyiz, çünkü onların dikkatini tutmak bazen çok zordur, üstelik günahkâr olarak insanlardan beklediğimiz önemi ve övgüyü neredeyse hiçbir zaman almayız. Eric Alexander, yeni imanlılara ve çocuklara hizmet etmenin önemini şöyle dile getirmiştir:

Kilise toplantılarına katılmaya veya Tanrı’nın kilisesinde herkesin gözünde önemli bir yer almaya hevesle gönüllü oluruz; ancak henüz yeniden doğmuş birini kanatlarının altına almak fedakarlık ister – zayıflık ve acemilik taşırlar. Tanrı’nın kilisesinde, erkek hizmeti içinde olsun kadın hizmeti içinde olsun, henüz yeniden doğmuş kişileri beslemeye ve kayırmaya gönüllü olma  Rab’bin gözünde çok değerlidir.

Birkaç ay önce New Covenant Kilisesi’nde 7-12 yaşlarındakilere The Westminster Shorter Catechism dersi vermeye başladım. Ders verdiğim her seferinde çocuklara Hristiyan inancının değerli doktrinlerini öğretmenin ne çok bereket getirdiğini hatırladım. Kilise önderlerinin veya üyelerinin, kilisenin yeni neslinin kulaklarına Kutsal Yazıların derin gerçeklerini aktarmalarının bereketlerinden dört tanesi şunlardır:

1. Ana gerçekleri hatırlamanın bereketi. Kutsal Yazıların yapısı, Tanrı, yaratılış, sağlayış /yönlendiriş, günah ve günaha düşüş, İsa Mesih ve yaptıkları, Kutsal Ruh ve yaptıkları, kurtuluşun nimetleri, kilise ve sonsuzluk hakkında öğrettikçe, biz de inancımız ve hayatımız hakkındaki en önemli şeyleri hatırlarız. Çocuklara öğreteceğimiz gerçekler, aslında kendi yüreklerimize ve aklımıza yerleşmesi gereken gerçeklerdir. İşte, çocuklara ders vermenin büyük bereketlerinden biri budur.

2. Derin gerçekleri daha anlaşılır sözlerle anlatma yeteneğinin gelişmesi bereketi. Kilisedeki çocuklara doktrin öğretmenin büyük bereketlerinden bir diğeri, gerçeği sulandırmayı değil, anlaşılır hale getirmeyi öğrenmemizdir. Çocukların anlayıp öğrenebileceklerine çoğunlukla yeteri kadar önem vermiyoruz. Ayrıca kurtuluş imanından kaynaklanan ruhsal anlayışın Kutsal Ruh tarafından verildiğini unutuyoruz. Yine de kilisedeki çocuklara Kutsal Yazıların derin gerçeklerini onların kavrayabilecekleri şekilde anlatmamız gerek. Çocuklara gerçeği anlaşılır şekilde öğretmeye çalışırken, genel olarak daha anlaşılır hale getirebiliriz. Çocuklara pazar okulunda ders verirken şunu anladım: Vaaz verirken aynı şeyi yapmam gerekiyordu. Hizmetimde aldığım en büyük teşvik, 8-9 yaşlarında bir çocuğun bana gelip o günkü vaazımda bir şeyi anlayıp beğendiğini söylemesidir.

3. Kilisedeki çocukların Tanrı’nın gerçeklerini öğrenip benimsediklerini görmenin bereketi. Birkaç hafta önce, WSC 13. soruyu kullanarak atalarımızın günaha düşmesi konusu hakkında ders veriyordum. Özellikle Adem’in ruhsal bakımdan Havva’yı nasıl koruması gerektiğini, Şeytan’ın özellikle Adem’e saldırmak üzere neden önce Havva’ya yöneldiğini ve Tanrı’nın iyiliğini sorgulaması için Havva’yı nasıl ayarttığını anlatıyordum. Sınıftaki küçük erkek öğrencilerinden biri, “Neden hep ‘önce bayanlar’ dediğimizi şimdi anlıyorum” dedi. Bir süre sonra, Tanrı’nın Havva ile Adem’i “iradelerinin özgürlüğüne bıraktığı”ndan (ve aynı durumda biz olsaydık Tanrı’nın bize de aynısını yapacağından ve bizim de onlar gibi Tanrı’ya karşı günah işleyeceğimizden) bahsederken küçük kızlardan biri ‘Özgür irade amma abartılıyor” dedi. Bu karşılıklar bize biraz komik gelse de, çocukların anlatılanları değerlendiklerini gösterir. Çocuklar pazar okulunda anlattıklarımızı sandığımızdan daha aklı başında ve dikkatli dinlerler. Şahsen çocukların kilisede öğrendiklerini kendi hayatlarında, kendileri için uyguladıklarını çok gördüm. Kilisedeki çocuklara Kutsal Kitap’ın gerçeklerini öğrettiğimizde buna tanıklık etme bereketine de sahip oluruz.

4. Gerçeğin tohumlarını bir ömüre ektiğini bilmenin bereketi. Tanrı’nın sözünü çocukların yüreklerine ekmeye gayret ederken, Tanrı’nın lütfuyla, öğrettiklerimizin onların hayatlarında meyve verdiğini görüyoruz. Çok çok küçük yaştaki bazılarının yüreklerinin yumuşadığı ve iman ettiği oluyor. Gerçeği yüreklerine dökme ayrıcalığına sahip olduğumuz çocukları Tanrı’nın nasıl kurtardığını ve ruhsal yönden olgunlaştırdığını görmek bir ödül! Diğer yandan, bazen, hatta ne yazık ki çoğunlukla, kilisede ders verdiğimiz çocukların hayatlarında Tanrı’nın açığa çıkaracağı meyveleri görme fırsatımız olmuyor. Yine de emin olabiliriz ki çocukların küçük akıllarına tohumlar ekip suluyoruz. Bazen bu çocukların, benim yaptığım gibi, Rab’be uzun yıllar sırt çevireceklerini gözümde canlandırıyorum. Sonra da 4-5 yaşlarındayken veya 9-10 yaşlarındayken öğrendikleri bütün gerçeklerin, yine aynı benim yaşadığım gibi, yetişkinlik dönemlerinde su yüzüne çıktığını gözümde canlandırmaya çalışıyorum. Hiçbirimiz çocukların kiliseden ayrıldıklarını görmek istemeyiz, yine de birçoğu öyle yapacaktır. Tanrı merhametiyle, kendinden uzaklaşan antlaşma çocuklarını, çocukluklarında öğrendikleri gerçekleri hatırlayıp iman ve tövbe etmeleriyle, yeniden kendiyle kavuşturur. Sonuç ne olursa olsun, Tanrı’nın lütfuyla bizi çocukların hayatlarına tohumlar ekip sulamaya çağırması rahatlatıcı tatminkârlık sağlar.

Kilisede en önemli ve ödüllendirici hizmetlerinden biri çocuklara Tanrı’nın sözünün gerçeklerini anlatmaktır. Tanrı imanlıların çocuklarını kilisenin hem önderlerine hem de üyelerine emanet etmiştir. Çocuklara hizmet etmeye öncelik vermek hem sorumluluğumuzdur hem de ayrıcalıktır. Kendimizi onlara Tanrı’nın sözünün temel gerçeklerini öğretmeye sevinçle ve duayla adadığımızda eşsiz bereketler aldığımızı görürüz. Baba Tanrımız’ın bizi kilisedeki çocukları beslemeye ve kayırmaya görevlendirdiğini bilmekten daha çok bizi ne sevindirebilir? Tanrı bize bunu gayretle ve titizlikle yapmamız için lütuf versin; çünkü Tanrı’nın egemenliği böylelerinindir.

http://www.alliancenet.org/christward/the-blessing-of-teaching-the-children#.VsvpU9B6NbU     23/2/2016 ulaşılmıştır.  İzinle kullanılmıştır

Bizi takip edin: