
Yarın kızımın 2. yaş günü olacak. İlk iki yılı istediğim ve hayal ettiğim şekilde geçmedi ama bir şekilde geçti ve bunun için minnettarım.
Ben her zaman bir kız babası olmak isterdim. Nedenini tam olarak bilmiyorum. Belki dostlarımın kızlarını delicesine sevdiğini gördüğüm için, belki bazı kültürel baba-kız tatlı ilişkilerine şahit olduğum için, belki de bir erkek olarak oğlumu sağlıklı bir erkek olması noktasında nasıl yönlendireceğimi bilmediğim için korkuyordum. Dediğim gibi tam olarak bilmiyorum.
Bu geçen iki yılda- ilk ebeveynlik yıllarımda- öğrendiğim bir şey varsa, o da çok zayıf bir insan olduğumdur. Hayır fiziksel olarak değil, akılsal, duygusal ve ruhsal açıdan zayıflığımı kastediyorum. Güzel kızımdan ötürü kolayca hayal kırıklığına uğrayabilirim. Tabii bu bazen onun yanlış bir şey yaptığından ötürü olabilir ama her zaman bu sebepten ötürü değil. Nitekim çoğu zaman öyle değil.
Kızımla ilgili en yaygın hayal kırıklığım onun yaptıkları eylemlerden ötürü değil, onun benim yapmak istediklerimden beni alıkoyduğunu hissettiğim şeyler yüzünden. Kızım kolayca uyuyamıyor ve bu kişisel zamanımı kısıtlıyor. Kendisi Elmo’yu seyretmek istiyor ve tabii ki istediğim programı seyredemiyorum. Eşimle dışarıya çıkmak istediğimizde ona bakacak birini bulamıyoruz. Bir ebeveyn olarak gün yüzüne çıkardığım en önemli hayal kırıklığı parçalarının kökleri, kendi bencilliğime dayanıyor ve kendimi en zayıf hissettiğim konu da bu.
Yine de bencillik yanlış ve ortadan kaldırılmaya layık olmasına karşın, korktuğum bu zayıflığımı şu an kabul edebilirim.
Zayıflık: Yabancı değil, dostumuzdur
Ben hiçbir zaman ‘maço’ biri değildim. Küçük yaşta olgunlaştım. Okulda popüler değildim. Büyürken tek ‘gücüm’ akıllı oluşum ve pratik zekamı, iyi mizah için değil de bencilce ve iğneleme için kullanmaktı. Ancak yapmaya karar verdiğim her işte genelde başarılıydım (kendime göre). Lisede beysbol takımına giremediğimde önceden karşılaşmadığım gerçek başarısızlıkla ve zayıflıkla o an karşılaşmıştım. O zamana kadar beysbol hayatımdı. Artık kim olduğumu bilmiyordum. Sonrasında lisede çok da istekli olmadığım Amerikan futbolu oynamaya başladım ama herkes kadar ağırlık kaldıramıyor, hızlı koşamıyordum (geç geliştim!) Bu zayıflık duygularının inişleri ve çıkışları, lise beysbol takımına giremediğim için Amerikan futbol takımında kalmaya çalıştıktan sonra oldu. Ve kızım hayatıma girdikten sonra yeniden derin zayıflık duyguları ortaya çıkmaya başladı.
Her ebeveynin bildiği gibi ebeveyn olduğunuzda zayıflığın ve başarısızlığın ortaya çıkması için pek çok fırsatınız olur. Ama öğrendiğim bir şey var, ebeveynlikte günahımızın tespit edilip çıkarılması için zayıflığımızı reddetmemiz gerekmiyor. Nitekim reddedilmemelidir. Zayıflıklarımıza kabullenmeliyiz. Gerçek gücü ancak zayıflığımızı fark edersek kazanırız.
Zayıflıkta bulduğumuz alçakgönüllülük, eşsiz bir hazine ve sağlıklı ilişkiler için gereklidir. Bu zayıflığa önderlik ettiğimizde -ebeveynken ya da başka bir konumdayken- önderlik ettiğimiz kişilere sevgi gösteririz.
2016 yılında, Kenyon Üniversitesinde mezuniyet konuşmasında yazar John Green konuşmasının sonunda şunu söyledi: “Şu ana kadar sizleri destekleyen kişiler, ileride benzemek istediğiniz kişilerdir. Onlar sizin için güçlüydüler, ama aynı zamanda zayıf da oldular.”
Kızım için güçlü olacağım çünkü bazı anlarda öyle olmam gerekecek.
Zayıf olma cesaretine de sahip olacağımı umuyorum.
https://www.termsofservice.social/p/weak-for-those-we-love?s=r
23/4/2022’de ulaşılmıştır. İzinle kullanılmıştır.