Merhaba çocuklar!

Bazen arkadaşlarımız ya da çevremizdeki diğer insanların yaptıklarına bakarak, kendimize haksızlık ediyoruz değil mi? ‘Onlar çok şey yapıyorlar, hem de büyük ve önemli şeyler. Ben kimim? Ben ne yapabilirim ki? Hiç! Keşke daha büyük bir şey yapabilseydim!’ Bu cümlelerden en az birini kullanmışsınızdır değil mi?

Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın halkı da çok kez öyle düşündü! Gelin Kutsal Kitap’tan şu örneğe hep beraber bakalım.

Yahuda halkı sürgüne gönderilmişti. Günahları yüzünden Tanrı onları yargılamıştı, Babil de 70 yıl kalmaları gerekti. Bu sırada birkaç kişi Yeruşalim’e gidip tapınağı onarmak istedi ve döndüklerinde tapınağın eskisine göre yeni halinin çok küçük olduğunu söylemişlerdi. Onarıma devam etmek için cesaretleri kırılmış, istekleri gitmişti. Bunun üzerine Hagay ve Zekeriya peygamberler geldi ve onları cesaretlendirmek için şu sözleri paylaştı;

Hagay 2:3,4 “Aranızda bu tapınağı önceki görkemiyle gören kaldı mı? Şimdi size nasıl görünüyor? Bir hiç olarak görünmüyor mu? Şimdi sen, ey Zerubbabil, yüreklen!” RAB böyle diyor. ‹Ey Yehosadak oğlu Başkâhin Yeşu, yüreklen! Ey ülke halkı, yüreklen!› RAB böyle diyor. ‹İşi sürdürün. Çünkü ben sizinle birlikteyim.› Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.

Zekeriya 4:10 “Küçük işleri yapma gününü kim küçümsüyor? İnsanlar Zerubbabil’in elinde çekülü görünce sevinecekler.”

Tanrı, insanların küçük işleri küçümsediğinin farkında ve bunun aksine kendisi için bizim en küçük itaatimiz bile çok değerlidir. Hatırlarsanız İsa , öğrencilerinin ayaklarını bile yıkamıştı. Yaptığımız iş küçük görünse bile yapmaya devam etmeliyiz. Tanrı bizi yüreklendirip cesaretlendirecektir. İnsanların değil ama Tanrı’nın fikrine, düşüncesine odaklanmalıyız. Yaptığımız işleri, görevleri; insanları ya da kendimizi yüceltmek için değil Tanrı’yı yüceltmek için yapmalıyız.

Çocuklar sizi verilen işi cesaretle, sevinçle ve RAB’bin yüceliği için yapın!
Hepinize iyi haftalar.

Bizi takip edin: