Merhaba çocuklar!

Bu hafta yeniden itaat konusuna bakacağız. Bu gerçekten ciddiye almamız gereken çok önemli bir konu.
Şu ana kadar itaat konusunda ne öğrenmiştik? ‘Özenle’ itaat etmemiz gerekiyor, yani dikkatli ve bilinçli bir şekilde karar vermeliyiz:  ‘Bu konuda Tanrı’nın sözünü dinlerim’ diyebilmeliyiz. Sonuç ne olursa olsun, bir bedel ödememiz gerekse bile itaat etmekten kaçınmamalıyız.

İkinci öğrendiğimiz şey şuydu: İtaatsizlik sadece kendimizi değil, kardeşlerimizi, Tanrı’yı ve Tanrı’nın adını da etkiler. Mesela bir halkın bozguna uğramasının nedeni açgözlülük olabilir!

Bugün son olarak Saul’un örneğine bakacağız. Hatırlarsınız Saul, Amaleklilere karşı gönderilmişti. İsrailliler Mısır’dan çıktığında Amelikliler ciddi bir şekilde İsrail’e saldırmışlardı. RAB bunu hatırladı. Adalet yerine gelmeliydi.
Ancak Tanrı’nın bir şartı vardı, ilginç ki Eriha’nın feth edilmesinde de aynı şart vardı: ele geçirilen  bütün ganimet Tanrı’ya ait olacaktı. Askerler bu fetihten hiç bir şey kazanmayacaktı.
Oysa Saul ‘en iyi hayvanları’ kendine ve askerlerine sakladı. Bahanesi neydi biliyor musun? ‘Hayvanları RAB’be kurban edeceğim’ dedi. Ama RAB bunu istemedi, O itaat istedi.

RAB’bin değerlendirmesi net ve açıktı:

1.Samuel 15:22-23: “Samuel şöyle karşılık verdi: ‹‹RAB kendi sözünün dinlenmesinden hoşlandığı kadar yakmalık sunulardan, kurbanlardan hoşlanır mı?

İşte söz dinlemek kurbandan, sözü önemsemek de koçların yağlarından daha iyidir.Çünkü başkaldırma, falcılık kadar günahtır
Ve dikbaşlılık, putperestlik kadar kötüdür.”
Gördünüz mü çocuklar!? İtaat tapınmadan daha önemli! Kiliseye gitmek, tapınmaya katılmak son derece önemli bir şey. Biz bunu yaparken Tanrı’nın krallığını yaşadığımız dünyaya ve ruhsal dünyaya ilan ediyoruz!  Ama itaat bundan çok daha önemli. İtaatsizlik ‘başkaldırma ve putperestlik ve falcılık’ gibidir.

Haydi çocuklar! Bu konuyu artık önemle değerlendirelim. Özellikle bu hafta hangi konu da itaat etmeniz lazım düşünün?

Hepinize iyi haftalar.

Bizi takip edin: