Öğrenci yetiştiren bir ebeveynin adanmışlığı çocuklarını İsa gibi şefkat ve yetkiyle sevmektir. Bu adanmışlığın farklı yönleri vardır. Onları lütuf ve sevinçle sevmek isteriz. Evimizi sıcaklık ve şefkat dolu bir yer haline getirmek isteriz. Ve yanlış davranışların sonuçlarının olması konusunda emin olmak isteriz.

Melissa Kruger’in mükemmel kitabı Parenting with Hope’u okurken bu adanmışlığı düşündüm. Kitabın son bölümü bizi sıcak ve şefkatli bir yuvaya sahip olmaya teşvik ediyor. Özellikle bir bölüm dikkatimi çekti. Bölümün başlığı Love Delights. Seküler bir kaynaktan, Toni Morrison’dan aldığı bir tavsiyeyi aktarıyor ve şöyle diyor:

“Bir çocuk odaya girdiğinde, sizin çocuğunuz ya da bir başkasının çocuğu, yüzünüz aydınlanıyor mu? İşte aradıkları şey bu. Çocuklarım küçükken odaya girdiklerinde, pantolonlarını bağlayıp bağlamadıklarını, saçlarını tarayıp taramadıklarını ya da çorapları yerinde mi yoksa düştü mü görmek için onlara bakardım.

Onlarla ilgilendiğiniz için şefkatinizi ve derin sevginizi sergilendiğinizi sanıyorsunuz. Ama öyle değil. Sizi gördüklerinde eleştirel bir yüz görürler: “Şimdi ne oldu?  Bırakın yüzünüz kalbinizden geçenleri söylesin.”

Ve sonra Melissa bize şu öğüdü veriyor: “ Ergenlik çağındaki çocuğunuz odaya girdiğinde yüzünüz aydınlanıyor mu? Bu basit bir sevgi eylemidir ama çoğu zaman çocuklarımızdan zevk almak  için anlamlı fırsatları kaçırırız. Genciniz odaya girdiğinde ona bakın. Onları görün. Hayatınızda ve evinizde oldukları için Tanrı’ya şükredin. Onları gülümseyerek karşılayın, iç çekerek değil. Selamınızın sıcaklığı önemlidir.”

Haftanın stresiyle bunu yapmak zor olabilir. Ama bir gün sizin çocuklarınız da benimkiler gibi 20’li ve 30’lu yaşlarında olacak ve siz o gençlik yıllarını özlemle anacaksınız.

Babanız sizden hoşnut. Bu sevinci başkalarına aktarmak için ondan lütuf isteyin.

Chap Battis’in 21/12/2024’te gönderdiği e-mailden. İzinle kullanılıyor.

Bizi takip edin: