Hizmetkar Kral
Fısıh Yemeği Markos 14 ve Yuhanna 13-14’ten
Fısıh akşamıydı (Kutsal Kitap’tan Çıkış 12.bölümden okuyabilirsiniz), o akşam Tanrı’nın halkı, Tanrı’nın kendilerini Mısır’ın köleliğinden nasıl kurtardığını anımsarlardı. Her yıl bir kuzuyu öldürüp yer, ‘Kuzu yerimize öldü’ derlerdi.
Ama bu Fısıh’ ta Tanrı daha büyük bir Kurtarış için hazırlanıyordu.
İsa ve dostları hep beraber bir binanın üst katındaki odada Fısıh yemeğini yiyorlardı. Ama İsa’nın dostları tartışıyorlardı. Ne hakkında mı? Onlar pis kokan ayaklar hakkında tartışıyorlardı. Pis kokan ayaklar mı? Evet, pis kokan ayaklar hakkında!
O dönemde halk ayakkabı giymiyorlardı; sadece sandalet giyerlerdi. Bu belki bize garip gelmez ama o dönemde sokaklar pisti sadece pis demek yeterli değildir gerçekten pis mi pis! Hani her yerde inekler ve atlar varken, ayaklarına ne yapıştığını tahmin edebilirsiniz!)
Yani, bir kişinin bu kiri yıkaması ayakları temizlemesi lazımdı ama bu iş berbattı. Bu işi yapmak için kim gönüllü olur ki?
Sadece en düşük seviyedeki bir hizmetkâr.
‘Ben hizmetkâr değilim’ dedi Petrus.
Matta, ‘Ben de değilim’ dedi.
Sessizce İsa masadan kalktı, cüppesini çıkarttı, suyla dolu bir leğen aldı, diz çöküp dostlarının ayaklarını yıkamaya başladı.
Petrus, ‘Bunu yapamazsın’ dedi. İsa’nın Hizmetkâr Kral olduğunu anlamamıştı.
İsa şöyle yanıt verdi: ‘Petrus, eğer kiri yıkamama izin vermezsen, bana yakın olamazsın.’