Kilise kreşimizin duvarlarının badana yapılması gerekiyordu. İşte tatil günümde elimde boya fırçası oradaydım. Giriş kapısına Polar Bear adlı boya ile ilk katı sürerken daha önce hiç duymadığım “Dolar” (Bazı ülkelerin para birimi) isimli bir coutry tarzı müzik odayı doldurdu.Belki bu tuhaf tanıklığı duyunca bu adam niye bir country müzik eşliğinde kiliseyi boyuyor diye merak etmiş olabilirsiniz. Ben de aslında emin değilim. Ama Tanrı dikkatimizi çekmek için her hangi bir şeyi yapabilir.

Şarkının konusu bir babanın oğluyla zaman geçiremeyecek kadar yoğum olmasıydı. Çocuk bir kaç kuruş biriktirir, şarkının sonunda da babasına bir teklifte bulunur:

Anne, bu kadar kuruş ne kadar zaman satın alır
Sadece bir öğlen mi, yoksa bir gün mü ya da bir hafta mı
Eğer azsa benimle zaman geçirmek için
Babamın ne kadara ihtiyacı vardır?

Oracıkta donup kaldım. Ben ne yapıyorum burada? Bu boş odada çalışmak için kızlarım ve eşimden zaman mı çaldım? Aniden ilk kat vurduğum beyaz boyanın altından sırıtan eski çirkin mavi rengin hala görünmesi gibi, benim ailemi feda ederek ödediğim bedel ile kiliseye hizmet etme mücadelemin acı ironisi parlayıverdi.

Genç pastor ve kilise kurucuları için sel gibi baskı vardır; bu baskı her anımızı kiliseye vermek, ailemizi ihmal etmekle ilgilidir. Öyle olmamalı kardeşler!

Aşağıda 4 tane yalan var. Bunlara inanırsak ailelerimizi ihmal ederiz:

1. Ben kilisede güçlü ve etkin bir lider, aynı zamanda ailede kötü lider olabilirim.

Pastörler olarak kilisedeki liderliğimiz, evdeki liderliğimizden daha önemli değildir. Şu ayetlere bakın: “Evini iyi yönetmeli, çocuklarına söz dinletmeli, her yönden saygılı olmalarını sağlamalı. Kendi evini yönetmesini bilmeyen, Tanrının topluluğunu nasıl kayırabilir? (1 Tim. 3: 4–5).”

Kilise hizmetinin ön kapısında şöyle bir gerçek bulunur: eğer pastör bir aile adamı değilse, bir kilise adamı da değildir. Ailesi olan liderlerin öncelikli niteliği aileye iyi bakmaktır. İhtiyarlar, makamlarına kabul edilmeden önce, ailelerine yatırım yapmakta ve önderlik etmekte örnek olmalıdırlar.

Pastörler, özellikle yeni bir kiliseye başlayanlar veya kilise kuranlar, yeni kilisenin yararı için bu kuralları ihmal etmeye eğilimlidir. Ama eğer Tanrı liderliğimizi kutsayacaksa ve onaylayacaksa, bize en yakın olanlara iyi bir şekilde önderlik etmeliyiz.

2. Ailem, İsa uğruna çalıştığım için işkolik olmamı takdir ederler.

Bütün zamanımızı kiliseye verirsek ve ailemiz acı çekerse, bu Mesih’e adanmışlık değildir. Ailemiz bunu açıkça göreceklerdir, bu hizmete sağlıksız bir adanmışlıktır. Aslında bu adanmışlık değil, bencil bir hırstır.
Öte yandan adanmışlığın kanıtı ‘bir yerde hazır bulunuşluktur’dur. Ailemizi sevdiğimizi söyleriz ama şu bir gerçektir, en büyük adanmışlığımız neyse biz de orada oluruz. 5 yaşında çocuk bile bunu anlar. İhmalkârlığı onaylayamayız. Ya ailemizle olup sevdiklerimizle uğraşırız ya da tam tersi! Eğer İsa’yı sevdiğimiz için ailemizi sevemezsek ailemizin bizi, kiliseyi ve İsa’yı bile küçümsemeleri için ayartıya sebep oluruz.

3. Kiliseye çekidüzen verdikten sonra aileme zaman ayırabilirim.

Eğer kiliseni yeni kurduysan ya da yenilemeye çalışıyorsan büyük ihtimal yerine konulması gereken bazı büyük parçalar vardır. Oysa gerçek şudur: kilisen asla ‘düzenli’ olmayacak. Her zaman tırmanacak başka bir dağ, söndürmen gereken başka bir yangın olacaktır.
Şu eski Latince deyimi hatırlatmakta yarar vardır; “Semper Reformanda” Yerel kiliselerimiz “hep yenileniyor”. Bazı kiliseler ötekilerden daha sağlıklıdır. Biz ailemizle uğraşmayı erteleyip kilisemizi düzeltmeye çalışırsak, aslında ailemize hak ettikleri dikkat ve zamanı vermemiş olacağız.

4. Eğer kiliseye her şeyimi vermezsem, ölecektir.

Bu sadece acemice bir yanlış değil, teolojik bir yanlıştır da. Kilisenin başı Mesih’tir, biz değiliz. Ve biz kendimizi koşuşturma içinde tüketirsek, ailemizi ihmal edersek, dirilmiş Rab İsa, Vahiy 1’de gözleri alev alev yanan Alfa ve Omega’nın yerinde durmaya çalışıyoruz demektir.

Pastörler olarak amacımız sadık kalmaktır, gelin olan kiliseye büyüme sağlayan Tanrı’dır. Tabii ki çalışkan olmalıyız, bilgece de çalışmalıyız. Ama önceliği ailemize verip beden olan kilisede etkinliklerimizi Tanrı’ya emanet etmeliyiz. Mesih kilisenin başıdır, biz değiliz. O da iyi bir şeydir.

Bütün bunları yerine getirmekte zorlanacağız ve bazen başarısız olacağız. Ama Tanrı dualarımızın cevabı olarak bize lütfedecektir. Kendi yerel kilisenizi O’na emanet etmek için O’ndan iman dileyin.

Ezgilerin Ezgisi’nin insanı olmayalım: “Bağlara bakmakla görevlendirdiler. Ama kendi bağıma bakmadım” (1:6).
Ailemiz bize en yakın kişiler grubudur; o zaman onları Tanrı’nın sözüyle yıkamamız ve öğrenci olarak yetiştirmemiz en büyük görevimiz olmalıdır.Liderler, Tanrı’ya güvenelim, kendi bağlarımıza bakalım.

https://www.9marks.org/article/4-lies-that-cause-pastors-to-neglect-their-families/ 11/9/2017 erişilmiştir

Bizi takip edin: