DSC_0132.JPG

Biz ebeveynler sık sık şöyle düşünüyor olabiliriz: ‘Çocuklarımın fiziksel ihtiyaçlarını karşılıyorum o halde iyi bir ebeveynim, bu konudaki tüm sorumluluklarımı yerine getiriyorum. ’Yemek var mı? Var!  Ev mi? Var, o da tamam!  Giysiler marka, cep telefonu son model, bilgisayar, dershane de var mı? Hepsi tamam! Daha ne yapabilirim ki?

Yukarıdaki senaryoyu değerlendirmeden bile bu ifadelerde bariz bir eksiklik olduğunu hepimiz görebiliriz. İmanlı bir ebeveynin çocukları üzerindeki ruhsal sorumluluğu, onların fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması sorumluluğundan daha önemlidir. İsa’nın efendiliğine ve çocuklarımızın O’nunla ilişkileri kahyalılığına inandığımız için, çocuklarımızın belli bir kariyere ya da ekonomik düzeye ulaşmalarından çok, onların Tanrıyla ilişkilerinin gelişmesini sağlamamızın çok daha önemli olduğunu biliyoruz.

En basit düzeyde ebeveynler, çocuklarının kurtuluşu için gayret edip, dua ederler. 2.Timoteos 3:14,15’e bakalım. ‘Sense öğrendiğin ve güvendiğin ilkelere bağlı kal. Çünkü bunları kimlerden öğrendiğini biliyorsun. Mesih İsa’ya iman aracılığıyla seni bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacak güçte olan Kutsal Yazıları da çocukluğundan beri biliyorsun.’   Annesi ve anneannesi Timoteos’a sürekli Kutsal Yazıları okurlardı. Bu pasajın iması, anne ve anneannesinin Timoteos’un kurtuluşunu hedeflemeleridir (yani onlara göre çocuklar kurtulabilirler!) ama şundan da kesinlikle emin olabiliriz ki onların tek hedefi sadece kurtulmuş bir Timoteos görmek değildi. Hem ona Kutsal Yazıları okurken, hem de onun için dua ederlerken onların umudu belki de Pavlus’un 3:16-17’de yazdıkları olabilirdi: “Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinlemesidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır. Bunlar sayesinde Tanrı adamı her iyi iş için donatılmış olarak yetkin olur”.

Onların belki de en büyük umudu Timoteos’un bir Tanrı adamı olmasıydı. Tanrı adamları Kutsal yazıları hem kendi hayatlarında hem de başkalarının hayatlarında verimli bir şekilde kullanabilirler. Tabii ki bir çocuğun RAB’be gelmesinde başka bir çok faktör vardır (kilise, dostlar, ebeveynler, çocuk dersleri… vs). Ama çok basit bir o kadar da önemli olan bir gerçek daha vardır: Kutsal Kitap’ı gün be gün çocuklarınıza okumak son derece verimli olur.

Musa da bu konuda aynı kaygıları taşıyordu.  Yasanın Tekrarı 6:4-9’a bakalım.  ” Dinle, ey İsrail! Tanrımız RAB tek RAB’dir.  Tanrınız RAB’bi bütün yüreğinizle, bütün canınızla, bütün gücünüzle seveceksiniz. Bugün size verdiğim bu buyrukları aklınızda tutun.  Onları çocuklarınıza benimsetin. Evinizde otururken, yolda yürürken, yatarken, kalkarken onlardan söz edin.  Bir belirti olarak onları ellerinize bağlayın, alın sargısı olarak takın.  Evlerinizin kapı sövelerine, kentlerinizin kapılarına yazın”. (Yalnız ve yalnız “RAB” veya “RAB Tanrımızdır”, “RAB tektir”).

Ebeveynler bu paragraftan bir çok ders çıkarabilirler.

İlk önce ve en önemlisi, çocukları eğitmemizin hedefi davranışlar değil, yürektir. Çocuklarımızı sadece, davranışları bizi ya da başkalarını hoşnut etsin diye eğitmiyoruz (yani hedefimiz açıkçası ‘iyi ebeveynler gibi görünmek’ değildir).  Buradaki ‘benimsetmek’ fiili aslında ‘kazmak’tır. Tanrı’nın sözünü çocuklarımızın yüreklerine benimsetiyoruz. Böylece çocuklarımız bu günahlı dünyada doğru kararlar verebilmek için doğru motivasyonlara sahip olurlar. Zor dönemlerde duygularını bile doğru bir şekilde yönetebilirler.

İkincisi, eğitim işimiz daim yani süreklidir. Her zaman ders vermeli, Tanrı’nın sözünden bahsetmeli ve O’nu örnek göstermeliyiz.  Buradaki tasvirler (yatarken, otururken, vs…) bu eğitme sorumluluğunun bir ‘görev’ değil, bir hayat tarzı olduğunu gösterir.

Üçüncü ama en önemli nokta ise, Kutsal Kitap’ın ebeveynlerin hayatında aldığı yer ile ilgilidir. Aklımızda tutmalıyız, yüreğimizde sevmeliyiz. Tanrı’yı sevmek demek Tanrı’nın sözününü sevmek demektir.  İmgeler bize başka bir şey daha gösterir:  Tanrı’nın sözü bize yol gösterir, ayrıca insanlar da Tanrı’nın sözünün hayatımızdaki etkisini görürler. Tanrı’nın sözü hayatımızda sürekli bir ‘hatırlatma’ olur.  Kutsal Kitabı okumak sadece çocuklarla birlikte yapacağınız bir etkinlik zamanı değildir; öncelikle anne ve babaların da Tanrı sözünü kendi yüreklerine benimsetmeleri gerekmektedir. O zaman Tanrı’yı sevmek bir buyruk değil, bir sevinç, bir sevda olacaktır. Tanrı sözünü okumanın son hedefi sırf bilgi edinmek değil bilginin ötesinde güvenen, seven, itaat eden ve tapınan bir hayat tarzı, Tanrı’yla samimi ve derin bir ilişkidir.

Süleymanın Özdeyişleri’nde çocuk eğitiminin yeri büyüktür.  Bu yazımızda bundan bahsetmesek de kısaca bir noktaya değinelim: Çocukları eğitmek sadece bir yasa sorumluluğu değil, bir bilgeliktir. Çocuklarınızı eğitmemek bir tür akılsızlık ve hatta bir çeşit tacizdir.

Çocuklarınızın fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak son derece önemlidir. Ancak bunu karşılarken onların ruhsal ihtiyaçlarını gözardı ederseniz ebeveyn olarak size verilen en önemli kahyalık sorumluluğunda başarısız olmuş sayılırsınız.

Bizi takip edin: